22 Mart 2010 Pazartesi

"...Biz her şeyi apaçık bir İMAM’DA sayıp döktük.” (Yasin, 12).

Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel’an e’daehum!

25 Mart 2010 Perşembe, Hicri Rebiulahir Ayının 8’i, Allahu Teâlâ’nın İMAM’I, Varlığına ve Mahlûkuna HÜCCETİ; HZ. MUHAMMED MUSTAFA sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in HAK HALİFESİ ve EVLADI; HZ. FATIMA ZEHRA selamullahi aleyha ve ŞAHI VELAYET İMAM ALİ EL-MURTEZA aleyhisselam’ın EVLADI; yeryüzünü ADALETLE DOLDURACAK OLAN BEKLENEN MUNTAZAR ON İKİNCİ İMAM MEHDİ aleyhisselam’ın BABASI; EHLİ BEYT İMAMLARI’NIN (salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain) ON BİRİNCİSİ; İMAM HASAN ASKERİ aleyhisselam’ın mübarek Viladetleri (Yani doğumları). Dolayısıyla 24 Mart 2010 Çarşamba Akşamı ve 25 Mart 2010 Perşembe Gündüzü Bayram. Bu vesileyle cümle Müminlere Tebrik Arz Ederim. Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım…

“Her insan topluluğunu İMAMIYLA çağıracağımız o gün…” (İsra, 71).

“Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz her şeyi apaçık bir İMAM’DA sayıp döktük.” (Yasin, 12).

“Göklerin ve yerlerin yaratıldığı günden beri, Allah katında AYLARIN SAYISI ON İKİDİR. Bunlardan dördü haramdır. İşte dosdoğru DİN de O’dur. Zulmetmeyin kendi nefslerinize O AYLARA karşı. Savaşın topyekûn müşriklerle, nasıl ki onlar da sizinle savaşıyorlar. Bilin ki, Allahu Teâlâ kendisinden korkanlarla beraberdir.” (Tevbe Suresi, 36).

İbni Abbas’tan şöyle rivayet olunur:
“Şüphe yok ki biz, ölüyü diriltiriz ve yazarız önceden, dünyada yaptıklarını ve sonradan bıraktıkları izleri ve her şeyi mubin olan İmam da toplayıp saydık.” (Yasin, 12). Ömer ve Ebu Bekir kalkarak Resulullah’a (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) arz ettiler: Ey Allah’ın Resulü! Apaçık İmam’dan maksat nedir? Acaba Tevrat mıdır? Cevabında “hayır” işitince; İncil mi? diye sordular. Tekrar “hayır” cevabı alınca bu kez, ‘kesin Kur-an’dır’ dediler. Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) tekrar “hayır” diye buyurdular. Hz. Ali aleyhisselam bu sırada içeriye girince Hz. Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem), O hazreti işaret ederek buyurdular: “Allah-u Teâlâ’nın bütün her şeyin ilmini topladığı apaçık kitap O’dur (Hz. Ali’dir) (aleyhisselam). Saadete ve mutluluğa erişen yaşamı boyunca ve ölümden sonra Hz. Ali’yi (aleyhisselam) seven kimsedir. Sapıklığa uğramış ve bedbaht olan yaşam ve ölümünden sonra Hz. Ali’ye (aleyhisselam) düşman olan kimsedir.”

Kaynak: Meşarig-ul Envar; c. 55/ Katre; c. 1, s. 234.

İMAM aleyhisselam KiMDiR?
“Tarık bin Şehab, Emir’ül-Müminin aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu nakleder:
“Ya Tarık! İmam, Allah’ın kelimesidir, hüccetidir, vechidir, nurudur. Allah’ın hicabıdır, ayetidir. O’nu Allah seçer ve istediği makamı O’na verir. Böylece O’na itaat etmek ve O’nun Velayeti tüm varlıklara farz olur.
İmam, göklerde ve yerde Allah’ın velisidir ve tüm kullardan bu konuda ahit almıştır. Her kim, ondan öne geçerse, arşın üzerindeki Allah’a kâfir olur. İmam, istediğini yapar.
Allah istediğinde İmam da ister. İmam’ın koluna şöyle yazar:
“Rabbin Kelimesi Sıdk ve Adl üzeredir.” İşte Sıdk ve Adl, İmam’dır.
Ve yerden göğe doğru nurdan bir direk O’nun için nasb olunur. Kulların yaptıklarını orada görür. Heybete bürünür, kalpleri bilir, gayıptan haberdar olur, doğu ve batı arasındakileri görür, mülk ve melekût âleminden hiçbir şey O’na gizli kalmaz.
Velayetinde mantık-ı tayr O’na verilir. İşte Allah bunu vahyi için seçer. Ve gaybı için razı olur. Ve kelimesi ile onu onaylar. Hikmetini O’na telkin eder. İmam’ın kalbini kaderinin mekânı karar kılar. O’nun saltanatına halkı davet eder, emirliğini aşikâr eder, O’na itaatin farz olduğuna hüküm verir. Allah’ın halifeliğidir, peygamberlerinin hilafetidir.
İmamet, İsmettir, Velayettir, Saltanattır, Hidayettir. Çünkü İmamet, Dinin tamamıdır, ölçüler İmametle ağırlık kazanır.
İmam, yol arayanların delilidir, hidayet isteyenlerin minaresidir, sülük edenlerin yoludur. Ariflerin kalbine ışık saçan güneştir. Velayeti kurtuluşa sebeptir. O’na itaat hayatta farzdır, ölümde zahiredir, müminlere izzettir, günahkâra şefaattir, sevenlere kurtarıcıdır, O’na uyanlara kurtarıcıdır.
Çünkü İmamet, İslam’ın başıdır. Hukuk ve hükümlerin tanınmasıdır. Sadece O, helal ve haramı açıklar. Bu makama ancak Allah’ın seçtikleri ulaşır. Allah’ın öne geçirdiği, velayet ve hüküm verdiği insan ulaşır. Velayet sınırların korunmasıdır. İşlerin tedbiri, günlerin ve ayların sayılmasıdır.
İmam, Susuzluğa karşı berrak sudur, hidayete yönlendirendir. İmam, günahlardan arınmıştır. Gaybı bilendir.
İmam, kullara nur ile doğan güneştir. Hiçbir el ve göz ona ulaşamaz. Allah buna şu ayette işaret etmiştir: “İzzet Allah’ın, Resulü’nün ve Müminlerindir.” Müminler Ali ve evladıdır. İzzet (azizlik) Peygamber ve Ehli Beytinindir. Peygamber ve Ehli Beyti kıyamete dek izzette birbirleriyle ayrılmazlar.
İmam, iman dairesinin başıdır. Varlığın kutbudur, cömertliğin semasıdır, varlıkların şerefidir, şeref güneşinin ışığıdır, şeref ayının nurudur, izzetin ve büyüklüğün kökü, manası ve temelidir.
İmam, parlayan meşaledir, seçkin yoldur, serin sudur, derin denizdir, ışıklı aydır, çöldeki kurtarıcı sudur, gidilmesi gereken açık yoldur. Karanlık tehlikelerde yol gösterendir. Bereketli buluttur yüklü yardımdır, kâmil aydır, faziletli delildir. Gölge yapan göktür, azametli nimettir, hiç bitmeyen denizdir, anlatılmayan şereftir, kaynak sudur, bereketli bağdır. Güzel kokan güldür, mesrur aydır, ışıklı ateştir, güzel kokudur, Salih ameldir, karlı bir ticarettir. Açık bir yoldur, samimi talibdir, şefkatli babadır. Kulları üzüntüde ferahlatır. Hükmedendir, emredendir, alıkoyandır. Allah’ın kullar üzerindeki hâkimidir ve hakikatler üzerinde eminidir. Allah’ın kullara hüccetidir. Yerde ve şehirlerde Allah’ın nurudur, günahlardan arınmıştır, ayıplardan uzaktır. Gaybı bilendir, zahiri öyle bir durumdur ki, asla anlaşılmaz. Asrının yegânesidir. Allah’ın emir ve nehy’deki halifesidir. O’nun eşi bulunmaz. Yerine kimse geçemez. Öyleyse kim, Bizim marifetimize ulaşır veya derecemizi tanır. Veya kerametimize şahid olur, menziletimizi anlar. Akıllar hayrete düştü. Benim söylediklerimde zekâlar şaştı. Yüceler alçaldı. Âlimler geri kaldı. Şairler dilsiz oldu. Beliğler aciz kaldı. Hatipler kekeledi. Fasihler acze düştü. Evliyanın şanı konusunda vasıflanır mı? Bilinir mi? Anlaşılır mı? Ve bu makama sahip olunur mu? Vasfedenlerin vasfedip anlatmasından ve âlemdeki biriyle mukayese edilmekten Ehli Beyt münezzehtir. Onlar yüce kelimedir ve beyaz isimlendirmedir ve büyük vahdaniyettir. Her kim de onları kabul etmezse, arkasını dönüp kaçandır.
Ehli Beyt, Allah’ın en azametli ve yüce hicabıdır. Bunları kim seçebilir? Akıl buna nasıl ulaşır? Kim onları tanıyıp vasıflandırır ki? İmametin Ehli Beyt dışında olduğunu zannediyorlar. Yalan söylüyorlar, onların ayakları titredi. Buzağıyı rabb edindiler. Şeytanların hizbine girdiler. Tüm bunlar seçkin evine ve ismet ailesine buğz ettiklerindendir. Hikmet ve risalet madenine olan hasetten dolayıdır. Şeytan onların amellerini ziynetli gösterdi. Yazıklar olsun onlara cahil puta tapan birini nasıl imam olarak seçiyorlar? Kaçış gününde korkan birini. İmam, cehalet göstermeyen âlim biri olmalı, korkmayan cesur olmalı. Hesap ona yükselmez. Hiçbir nesep ona yaklaşamaz. O, Kureyş’in zirvesinden, Haşimin şerefinden, İbrahim’in neslinden, Allah’ın rızasından, Allah’ın sözündendir. O, şereflilerin şerefidir. Abdülmenafın soyundandır. Siyaseti bilir, riaset için kıyam eder. Kıyamete kadar O’na itaat farzdır. Allah, İmam’ın kalbine kendi sırrını emanet eder. Ve İmam’ın dili sırrı anlatır. O, oldun bir masumdur, korkak olmaz. Terk edilen cahil de olmaz.
Ey Tarık! Nefislerine uydular. Allah’ın hidayeti olmadan nefsine uyandan daha sapık biri var mı?
Ey Tarık! İmam dünyevi beşerdir, semavi cesettir, ilahi emirdir. Kutsal ruhdur, yüce makamdır, parlak nurudur. Gizli sırdır, İmamın zatı dünyevidir, sıfatları ilahidir. Haseneleri çoktur, gayıpları bilir. Âlemlerin Rabbi’nin bağışladığı bir özelliktir bu. Emin ve sadık (peygamberlerin) açık sözüdür. Tüm bunlar A’li Muhammed içindir. Hiç kimse bu konuda onlara ortak olamaz. Çünkü Kur’an’ın madenidir. Tevilin (yorumun) manasıdır, Celil Rabbin özellik verdikleridir. Cebrail’in nazil olduğu yerdir. Allah’ın seçkini ve sırrıdır. Nübüvvet ağacının kelimesidir, seçkinlik kaynağıdır. Sözün özüdür. Delaletin doruğudur, risaletin hükmüdür, Celaletin nurudur. Allah’ın civarı ve emanetidir. Allah’ın kelimesinin yeri, hikmetinin anahtarı, rahmetinin meşaleleri, nimetinin kaynakları, Allah’a ulaşan yoldur, selsebildir (Cennete akan sudur). Sağlam ölçü İmam’dır. Güçlü (sarsılmaz) yoldur, zikri hekimdir. Vech-i kerimdir, ezeli nurdur, şeref verir, güçlendiriri öne geçirir, yüceltir, üstün kılar.
Kerim peygamberlerin halifeleridir, Rauf ve Rahimin haberleridir. Yüce ve azametli Allah’ın eminidirler.
“Bu neslin bazıları bazılarındandır. Ve Allah, işitendir, bilendir.”
Büyük zirvedir, sarsılmaz yoldur. Her kim, İmamları tanır, Onlara uyarsa, Onlardandır.
Ayette diyor ki: “Her kim, bana uyarsa, Bendendir.”
Allah, kendi azametinin nurundan onları yarattı. Mülkünün emrini Onlara verdi. Onlar Allah’ın gizli sırrıdır, kendisine yakın velileridir. İmam’ın işi Kaf ve Nun arasındadır. Hatta Kaf ve Nun (Ol) Onlardır.
Allah’a davet ederler, O’nun sözünü söylerler, O’nun emriyle amel ederler. Peygamberlerin ilmi Onların ilmide, vasilerin sırrı Onları sırrında, velilerin izzeti Onların izzeti karşısında denizden damla, âlemde zerre gibidir. Gökler ve yer İman’ın yanında tıpkı elinin içinde gibidir. Zahirini batınından bilir, iyileri facirlerden ayırır. Kuruyu yaşından ayırır. Çünkü Allah peygamberine geçmiş ve geleceğin ilmini öğretti. Ve bu gizli sırrı seçkin vasilerine miras olarak bıraktı. Ve kim bunu inkâr ederse eşkıyadır, melundur, Allah ona lanet eder ve lanet okuyucular da. Göklerin ve yerin hakikati kendisinden gizli kalan bir adama itaat etmeyi, Allah kullarına nasıl farz eder ki? Ehli Beyt’in bir sözünün yetmiş manası vardır. Zikri hekim ve kitabı kerim ve kelamı kadim (Kur’an)’da ne kadar Ayn (göz), Vech (Çehre), El, Civar kelimesi hepsinden kasıt Veli (İmam)’dır.
Çünkü İmam, Allah’ın civarıdır, Allah’ın parlak çehresidir, Allah’ın hakkıdır, ilmidir, Allah’ın gözü, Allah’ın eli (kudreti)’dir. Onlar yüce civardır, rızalı çehredir, berrak sudur. Vahid ve Ehedin sırrıdır. Böylece halktan hiç kimse O’nunla mukayese edilemez. Onlar Allah’ın halis ve seçkinleridir. Allah’ın sırrı ve kelimeleridir. İmanın kapısı ve kabesidir. Allah’ın hücceti ve nurudur. Hidayet bayrağı ve âlemidir. Allah’ın fazlı ve rahmetidir. Yakinin özü ve hakikatidir. Hakkın yolu ve masumluğudur. Varlığın kaynağı ve hedefidir. Rabbin kudreti ve kaderidir. Kitabın anası ve mührüdür. Sözün ölçüsü ve delaletidir. Vahyin hazinesi ve koruyucularıdır. Kur’an’ın ayeti ve tercümanlarıdır. Kur’an’ın kaynağı ve hedefidir. Onlar yüce yıldızdır. Fatımi ismetin güneşinden parlak alevi nurlardır. Muhammedi azametin nurundan gelişen nübüvvet dallarından Ahmedi ağaçtandır. Beşeri heykellere emanete dilmiş ilahi sırdırlar. Onlar pak zürriyettir, hidayet eden Al-i Taha ve Yasin’den mübarek insanlardır. İlk ve son halka, hüccettir. İmamların isimleri taşlara yazılıdır. Ağaç yapraklarına, kuşların kanatlarına, cennet-cehennem kapılarına, arşa, yıldızlara, meleklerin kanatlarına, celalin hicaplarına, izzet ve cemalin köklerine. Kuşlar, Onların isimleriyle tesbih eder, denizlerin derinliğinde balıklar onların Şiilerine istiğfar eder. Allah, yaratığı tün varlıklardan vahdaniyet ve pak zürriyetin velayeti ve Onların düşmanlarından beraat üzerine ahit almıştır. Arşın üzerinde şu cümle nur ile yazılmadan istikrarlı olmadı:

“LA İLAHE İLLALLAH, MUHAMMEDEN RESULULLAH, ALİYYUN VELİYYULLAH.”


“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).


www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.


Allahumme salli ala Muhammed ve A’li Muhammed ve accil ferecehum vel’an e’daehum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder